Kılıç açıklamasında; “ABD, AB Rusya ve Katil Esad Rejiminin yönetimine hâkim olan dar kadrolu bir güruhun, devamlı falso yaparak defolu siyasi tasarruflara gömülmesi büyüyen tehlikeli husumetin ve tırmanan kirli hamasetin ulaştığı boyutları deşifre etmektedir. Türkiye çadır devleti değildir. Türkiye aşiret yönetimi, muz cumhuriyeti değildir. Türkiye tehdit ve şantajlarla taviz koparılacak yeni yetme bir ülke hiç değildir. Ülkemizin kuyusunu kazmaya çalışanlar, kazdıkları yere kendileri düşeceklerdir. Türkiye’yi siyasi, ekonomik ve diplomatik saldırılarla köşeye sıkıştıracaklarını zanneden yerli ve yabancı gafil ve hainler yine çuvallayacaklar, yine bozguna uğrayacaklardır. Aynı siperdeyiz, aynı mevzideyiz, aynı kaderin mevkiindeyiz. Türkiye’nin bölgesel etkinlik ve nüfuz sahasının genişlemeye başlaması, bağımlılığı reddeden iradesi, tarihin ve coğrafyanın sesine kulak vermesi emperyalizm canavarını doğal olarak ürkütmüş, dahası ürpermesine neden olmuştur. Biz kovboy şapkasına değil, papaz külahına değil, İsrail’e, Katil ESED ve destekçisi Rus ayısına değil; Tarafımıza gösterilen iyiniyetli Müslüman Türk milletinin ne dediğine bakarız, bakmaya da son neferimize kadar devam edeceğiz. Hiç kimseden izin ve icazet alınmayacaktır. Rusya’nın katil Esad rejimi ile birlikte hareket ederek, dün gece yaptıkları saldırı ile şehitlerimizin olmasına sebebiyet verdikleri göz önüne alındığında, ne kadar art niyetli olduklarını, Soçi ve Astana söyleşmelerine bağlı olmadıkları aşikardır. Maalesef buna çanak tutup ESAD rejimi ile görüşmemiz gerektiğini söyleyenler batıdan aldıkları icazetle Türkiye Cumhuriyetine olan kinlerini ve nefretlerini kusarken, 5000 Yıllık tarihi olan bu aziz ve necip milletin evlatları sabırlı, sakin bir politikayla bu belaları defetmeye, bunları geldikleri gibi gönderme güç ve kudretine sahip olduğu bilinmelidir. Bu vesile ile yaşanan gerilimlerin Türkiyeyi kendilerine maraba olarak görmek isteyen emperyalistlerin milli birlik ve şuura vesile olacağının bilinmesi ve Türkiye olarak ecdadın heybetinin marufu cihan olduğunu, fıtratın değişmeyeceğini o akan kanın yine o kan olduğunu da aklına getirmesi gerekir.” Dedi.

Türkiye’nin Suriye meselesine ağırlık koyması, kanı durdurmak, zulmü bitirmek, bu kışta kıyamette yerinden yurdundan edilen milyonlara ümit olmak ve zalim Esad’a haddini bildirmek için kararlı hareket etmesi, başta Rusya olmak üzere kan emicileri çok rahatsız ettiğinin altını çizen Kılıç; “İdlib’in bir çıkmaza girmesi için ellerinden gelen her şeyi yapıyorlar. Ne dostluk kaldı, ne işbirliği. Ne saygı kaldı, ne komşuluk. Verilen sözler, yapılan anlaşmalar kağıt üzerindedir ve hiçbir bağlayıcılığı kalmamıştır. Rusya, kaba, saygısız, işgalci ve kaosu büyütmeye yönelik tavrını daha da arttırıyor. Türkiye, genel olarak Suriye politikalarında, özel olarak da İdlib’deki kararlılığını, en küçük bir geri adım olmadan sürdürmek zorundadır. Bu kararlılık sahada da karşılık buluyor. Daha önce Zeytin Dalı, Fırat Kalkanı ve Barış Pınarı Harekatlarında bunun olumlu sonuçlarını aldık. ABD’nin ne dediğine, ne istediğine, ne planladığına bakmadan, Rusya’nın itirazlarını ciddiye almadan bu harekatları yaptık. Terör örgütleri PKK, PYD, DEAŞ bu harekatlardan sonra darmadağın oldu. DEAŞ bir daha toparlanamadı ve yok olma noktasına indi. PKK-PYD’nin bütün kanlı hesapları bozuldu ve terör devleti kurma hayalleri suya düştü. ABD, Türkiye’nin varlığı ve güvenliği söz konusu olunca hiçbir şeyi dinlemeyeceğini anladı ve geri çekildi. Kurulan masalarda yerimizi aldık, belirleyen taraf olduk. Ne ABD gibi terör örgütleri üzerinden petrolün, ne Rusya gibi katil Esad üzerinden Suriye’ye yerleşip işgal etmenin peşindeyiz. Önce kendi varlığımızı ve güvenliğimizi garantiye alıyoruz. Suriye halkının geleceğine yön veriyor, zulmü ve gözyaşını durdurmaya çabalıyoruz. Hiç kimse bunun aksini söyleyemez. Rusya’nın Türkiye karşısında söyleyecek sözü, kendini savunacak hali kalmamıştır. Şimdi de masadan kaçmaya çalıştıklarını ibretle izliyoruz. 5 Mart’ta yapılacağı açıklanan liderler zirvesinde ipe un sermeye başlamışlardır. Altında imzaları olan Soçi mutabakatının için boşaltmak için uğraşıyorlar. Esad’ın Rusya’nın arkasına saklanmasının kendisini kurtaramayacağı net biçimde gösterilmiştir. Verilen sözlerin yerine getirilmesi, varılan mutabakatların hayata geçirilmesi herkesin faydasına olacaktır. Esad katilinin kalleşliklerine, cinayetlerine artık tahammül kalmamıştır. Katil Esad’a tanınan sürenin dolmasına çok az bir zaman vardır. dengelerin değişmeye başladığını, Esad’ın kanlı askerlerinin olduğu bazı yerlerin yeniden el değiştirdiğini görüyoruz. Dileğimiz ve beklentimiz Türkiye’nin uyarılarının dikkate alınması ve sabrımızın daha fazla zorlanmamasıdır. Esed denilen zalimin, Türkiye düşmanları ile işbirliği arama ve yapma çabalarının bir şeyi değiştirmeyeceğini görüp anlaması kendisi için daha faydalı olacaktır. Rusya, Suriye’deki ikiyüzlü, dönek, güvenilmez tavrını burada da sürdürüyor. Her şeye rağmen Rusya ile görüşmelerin devam etmesi, diplomasi yolunun açık kalması önemlidir. Ancak, Türkiye artık vakit kaybedemez, oyalama, yanıltma, arkadan dolanma gayretlerine izin veremez.” Dedi.

Kanlı Suriye rejimi bir yanda masum sivilleri diğer yanda da Türk askerini hedef aldığını belirten Kılıç açıklamasını şöyle sürdürdü: “Artık buna tahammül edecek halimiz kalmamıştır. Rejim güçlerine misliyle karşılık verilse de, yüreğimizin yangını katil Esad defolup gidesiye kadar soğumayacaktır. Aziz şehitlerimize Allah’tan rahmet, yaralılara şifa diliyor, ailelerine, milletimize, silah arkadaşlarına sabır ve başsağılığı temennilerimi iletiyorum. Hem Suriye’yi hem de Türkiye’yi eşzamanlı idare etmeye, durumu kurtarmaya, kontrollü ve sürdürülebilir istikrarsızlık stratejisiyle bölgesel ve tarihsel emellerini gerçekleştirmeye çalışan Rusya iyi niyetli değildir. Hükümetin Rusya ile ilişkileri tekrardan gözden geçirmesi samimi dileğimizdir. Rusya, Suriye’deki çatışma ve gerilim ortamının sürekli ve sınırlı bir çerçevede devamını sağlayarak kriz ve kaos üzerine kendi hesap ve hedeflerini kademe kademe inşa etmektedir. Bunu görmek, bunu idrak etmek lazımdır. Ne Astana’dan, ne Soçi’den, ne Cenevre’den, ne de diplomatik temaslardan herhangi bir sonuç bugüne kadar çıkmamış, çıkması da beklenmemelidir. Zulme zulüm diyemeyenler zalimlerin kuklasıdır. Ve de dökülen her kana ortaktır.

Mehmetlerimizi şehit eden alçaklara ses çıkarmayıp Türk devletini ve hükümetini suçlayanlar, gönüllü Esad sözcülüğü yapanlar, Türk milletinin ruh köküne yabancı düşenlerden başkası değildir. Sınır yok, ittifak yok, müttefik yok, af yok, merhamet yok, anlaşma yok, güvenli hat yok, idlip diye bir yer yok, Suriye diye bir yerde olmayacak, Biz bir taraf Dünya bir taraf! Bir Mehmetçik için Dünyanın şahdamarını kesecek devletimizin yanındayız. Gün Sımsıkı birbirimize sarılma, kenetlenme, acılara rağmen birliğimizi dirliğimizi koruma günüdür. Allah ordumuzu, milletimizi, Devletimizi, vatanımızı korusun, muvaffak ve muzaffer eylesin. Ülkücüler bir ümidin adıdır. Ülkücüler bir sevdanın bedeli şehit kanı ile ödenmiş bir fedakarlığın ruhun neferidir. Ülkücüler bir duanın direncin adıdır. Ülkü için imkansız yoktur. ülkü için başarısızlığı peşinen kabullenmek söz konusu değildir. Tembellik ve uyuşukluk yoktur. çıkar ilişkileri mevki ve statü talepleri için milli ve manevi değerlerden ödün vermek bizlere yabancıdır. Biz ülkücüler her zaman devletimizin, milletimizin yanında onların konuşan dili, kalbinde geçen duygulara tercüman olan neferleri olduğumuzun bilinmesini tüm dünyaya ilan ediyoruz. Unutulmasın ki, Türk milleti tek yürektir, tek nefestir, tek sestir, Evanjelist ABD, AB ve İsrail’in güvenliğini sağlamaya yönelik çabaları ile Rusya ve Esed katili ve destekçilerine karşı emperyalizm zehrine Türk Milliyetçileri olarak karşılarında dimdik durduğumuzu, bir avuç çapulcuya aziz milletimizi ve devletimizi peşkeş çekmeyeceğimiz. Bu ülkeyi yıkamazlar, bu millete diş geçiremezler, bu devleti dize getiremezler.