Avukat Saya ilk olarak ülkemizde sanatçı Sıla’nın eski sevgilisi tarafından darp edilmesine ilişkin bilgi aktarırken, sonrasında internet arama motoru Google çalışanları tarafından şirket içerisinde yaşanan cinsel istismara dikkat çekilmesi adına iş bırakma eylemi hakkında şu ifadeleri başvurdu; “Öncelikle kadın konusunda samimi olmak gerekiyor. Baktığımız zaman şu anda iktidarıyla muhalefetiyle Sıla olayla birlikte kadına şiddet yeniden gündeme gelmiş bulunmakta. Ben Sıla'yı kadınlara olan kendi hemcinslerine olan borcundan kaynaklı olayın peşinden olması ve takipçi olmasından dolayı takdir ediyorum. Çünkü çok ünlü kamuoyuna mal olmuş birçok ismin kendisine yönelik özellikle şiddet vakalarını örtbas etmeye çalıştığını sümenaltı etmeye çalıştığını ve aslında hemcinsine aslında bu noktada ihanet ettiğini görüyoruz. Ben özellikle Google çalışanlarını Sıla'yı birlikte ele almak istiyorum. Kamuoyuna mal olmuş olmak değil iktidarı ile muhalefeti ile kadın ortasında kadına yönelik şiddet noktasında hep birlikte bir mücadele verilmesi gerekiyor. Söylemlerle eylemleri birbiriyle örtüşmesi gerekiyor, samimi bir mücadele istiyoruz. Maalesef bugün bizim hakkımızda bu mücadelenin seyri veyahut da kadın dostu kentlerin yaratılması noktasında dahi erkekler karar veriyor, biz karar vermiyoruz. Kadın dostu dünyanın yaratılması noktasında da salt kamuoyuna mal olmamız gerekmiyor. İnsan olmak her insanın kendi içerisinde bir değer olması ile birlikte zaten duyarlı olmak gerekiyor. Ama maalesef eğitim politikalarımız değil birlikte siyasi yaşamını da birlikte bu konu istismara çok açık bir konu ve mücadele ediyormuş gibi yapıyoruz aslında mücadele etmiyoruz. Yani kadınlar her gün Sıla olayının olduğu gün mesela kaç tane kadın cinayeti vardı.”

-Sorunlara Sahip Çıkılması Gerekiyor

Yaşanan kadın cinayetleri değerlendiren siyasetçi Saya, kadınların sonbahar günlerinde sararan yapraklar gibi birer gittiğini vurgulayarak şöyle devam etti;

“Kadın cinayetlerini durduracağız, kadın hareketi içerisinde yer alan arkadaşların eylemleri veyahut çığlıklarına aslında bütün kapılar kapalı baktığınız zaman. Bu noktada biz kadınlar her gün şu sonbahar gününde sararan yapraklar gibi birer birer gidiyoruz ta ki öldürüldüğünü zaman haber değeri taşıyoruz. Gazetelerin artık 3. sayfasında yer almak istemiyoruz. Bunun olabilmesi için de bir çaresiz değiliz ama çarelerini yaratılması noktasında ve herkesin öncelikle kendi sorununa sahip çıkması noktasında bugün meclisteki temsil oranımız nedir? Yani nihayetinde artık erkler ayrılığı da ortadan kalktığı KHK’larla yönetiliyoruz. Yasama organına ne artık çok fazla bir medet umduğumuz yok artık meclis işlevsizleştirildi. Meclis asıl yapması gereken işi şu anda yapamıyor. Belki bir gün o mecliste biz kadınlar temsilde adalet noktasında istediğimiz temsil oranına ulaşacağız. Ama Meclis'in bir anlamı kalmamış durumda.”