Cinayetin hazırlanışı ve sonuçları itibarı ile uluslararası hukuk anlamında yeni içtihata neden olduğuna değinen Başkan Alkayış, cinayetin hukuksal boyutuna ilişkin şunları söyledi;

“Maktül Kaşıkçı Suudi Arabistan'ın İstanbul Konsolosluğu'nda hala esrarı esasen çözülemeyen bütün detayları ortaya çıkarılamayan bir cinayetle maalesef yaşamına son verildi. Tabii burada bir kişinin yaşam hakkına müdahale edilmiş olması ilk başta hukuğu ilgilendiriyor. Faillerin ortaya çıkarılması fiillerin ortaya çıkarılması ve bu fiilleri işleyen faillerin yaptıkları suça eşdeğer bir ceza almaları gerekiyor. Burada hukuktan bahsedince 2 tane farklı devlet var cinayetin işlendiği yer Türkiye Cumhuriyeti Devleti ancak cinayetin merkezi sınırları bir başka ülkenin konsolosluğu uluslararası hukuka ve sözleşmeleri ve bütün dünyanın tarafı olduğu ortak metinlere göre konsolosluklar ve büyükelçilikler bağlı bulundukları ülkenin toprakları sayılıyor. Dolayısıyla o sınırda kendi hukukları geçerli. Örneğin Almanya'da bizim bir yurttaşımız vatandaşımız Almanya'da olmasına rağmen konsolosluğa veya büyükelçiliğe gittiği zaman bizim hukukumuz ile hemdem oluyor. Vekaletin oradan çıkartıyor, tebligatların oradan alıyor niye ülkelerin birbirleriyle olan da diyalogları ilkelerin ancak bu cinayetin vehameti hazırlanışı ve sonuçları itibariyle burada uluslararası hukuk yepyeni şeyler içtihatlar üretmeye başladı. Çünkü netice itibariyle bir planlama söz konusu, bir tasarlama söz konusu ve bu tasarlama esasen belki de Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni uluslararası camiada zor durumda bırakacak itibarını zedeleyecek şekilde tasarlandı gidişat onu gösteriyor. Ancak burada gerçekten tebrik etmek lazım takdir etmek lazım ta baştan itibaren istihbarat teşkilatımız, güvenlik güçlerimiz adım adım olayı takip ettiler ve ilk gün 18 kişilik ekibi ifşa ettiler. 18 kişilik ekibi de Türkiye üzerinden değil Amerika Birleşik Devletleri üzerinden Washington Post gazetesi başta olmak üzere ifşa ettiler ve dünya kamuoyuna bu şekilde lanse edilen Amerika Birleşik Devletleri üzerinden servis edilince de dünyanın dikkati her açıdan buraya yansımış oldu. Cinayetten yaklaşık 13-14 gün sonra Suudi Arabistan resmi olarak Kaşıkçı’nın öldürüldüğünü itiraf etmek zorunda kaldı.

-Yargılama Uluslararası Denetime Açık Şeffaf Denetlenebilir Şekilde Olmalı

Hukuki yargılama yapılırken dikkat edilmesi ve göz önünde bulundurulması gereken unsurlara dikkati çeken hukukçu Alkayış, yargılamanın Türkiye’de uluslararası hukuka göre denetime açık ve şeffaf bir şekilde yapılmasının önemine vurguda bulunarak şunları kaydetti;

“Resmi olarak burada yapılması gereken şey nedir? Bana göre bir hukukçu gözüyle burada yapılması gereken şey nedir? Bana göre bir hukukçu gözüyle söyleyeyim netice itibariyle cinayetin işlendiği yer mahal Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve olayın sadece hukuki boyutu yok uluslararası ilişkiler boyutu var. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin itibarı var. Dünya karşısında sorumluluğu var. Mahkemesinin yargılamasının burada olması lazım. Bu 18 kişi şüpheli sanık kimse bunlar bunların Türkiye'ye iade edilmesi lazım. Bunun da ötesinde bunu tasarlayan ve talimatı veren kimse sayın cumhurbaşkanımızın gerçekten çok net olarak ortaya koyduğu ve çok isabetli olarak belirttiği talimatı veren kimse. Çünkü hukukta azmettiren de fail ile aynı cezayı alır ve aynı şekilde yargılanır. Ehli ile yapmaz ama başkasının eliyle yapan kişide aynı ceza ile cezalandırılmak zorunda. Türkiye Cumhuriyeti Devleti iddia olarak bunu söylüyor. Bundan sıraca bilindiği üzere geçtiğimiz günlerde Pazar günü Suudi Arabistan Krallığı'nın büyük başsavcısı da Türkiye'ye geldi İstanbul başsavcısı ile defaten toplantılar yaptı. Olay mahalline gitti. Türkiye Cumhuriyeti'nin tezleri ve talepleri kendisine resmi olarak iletildi. Bu süreç umut ederiz ki bütün detayları ortaya çıkartılmış, bütün dünya kamuoyunun en azından bir daha böyle bir şey yapılamaz, düşünülemez diyebilecek şekilde sonuçlandırılması. Yargılamaların Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin yargı içerisinde egemenliği içerisinde ve uluslararası denetime açık şeffaf denetlenebilir şekilde olması temennimizdir. Bunun böyle olması gerekiyor. Bunu örtbas etmek mümkün değil. Ancak şunu da söylemek zorundayız; eğer uluslararası bir yargılama mekanizması denetiminde olmazsa bir Suudi Arabistan'ın demokratik düzeyinin oradaki yargının seviyesini bilen insanlarız. Verilecek olan ceza yapılacak olan yargılama nasıl olursa olsun mutlaka dünya kamuoyunun vicdanında bir şüphe kalacaktır. O vesileyle Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin ve Suudi Arabistan Krallığı'nın birbirlerini anlayarak ve ortak akılla bu meselenin nereye kadar giderse gitsin ortaya çıkarılması ve yargılamanın da uluslararası hukuka göre Türkiye Cumhuriyeti Devletin’de yapılması temennimizdir ve beklentimizdir.”