Yeni sisteme resmen geçiş yapıldı.

Beklentiler çok büyük.

Herkesin merak ettiği en önemli mevzu 'ekonomi'.

Başkan Recep Tayyip Erdoğan, kabinede yer alan isimleri açıklarken şu sözleri çok dikkat çekiciydi: "Artık mazeret üretecek zamanımız yok. Milletimizi ekonomik ve sosyal alanda rahatlatmak zorundayız."

Başkan Erdoğan'ın bu ifadelerinden bir gün sonra Hazine ve Maliye Bakanlığı'na getirilen Berat Albayrak, bakanlıkta yapılan devir teslim töreninde, enflasyonu mutlaka düşürecekleri müjdesini verdi.

Daha üç gün önce birkaç bakanın yürüttüğü ekonomi işlerinin ana gövdesini teslim alan Berat Albayrak, şimdiden merak ve heyecan uyandırdı.

Şimdi mücadelenin en tepesinde faiz var!

Ardından da üretim.

Tarım ve hayvancılıkta uzun zamandır ufku göremiyoruz.

Ektiğinin, yetiştirdiğinin parasını kazanamadığı için şehre göçenler söz konusu.

Çok uzağa değil...

Bursa'nın dağ ilçelerinin köylerini gezdiğinizde acıyı, terk edilmiş haneleri, ıssız sokakları görebilirsiniz.

Yaşanan bu göçlerden dolayı, kentler beton yığını.

Yapılması gereken; çiftçiyi mutlu etmek, hayvancılık yapanlara ucuz yem vermek.

***

Kapıkule'nin hemen ardındaki komşumuz Bulgaristan'ın 8 milyon nüfusu var, kırmızı etin kilosu 5 Euro.

Bulgarlar, bu işi hayvancılık yapanları destekleyerek çözmüşler.

Ürün desteği vermişler.

Tarım ülkesi olan Türkiye, dünya devletleriyle yarışıyorsa, bu iddiasında ısrarlıysa bu sorunu daha çabuk ve pratik bir şekilde çözmeli.

Çünkü...

Milletimiz, AK Parti'ye bunun için oy verdi.

Boşalan Anadolu, yeniden fethedilsin diye oy verdi.

Yani tersine göç başlasın.

Köyler sahipleri tarafından yeniden keşfedilsin, dolu yağdığında çaresiz kalmasın diye.

Yeni bir sayfa açıyoruz diyen Başkan Recep Tayyip Erdoğan'a güvendiği için oy verdi.

***

Dolayısıyla...

Mazeret kalmadı, milletin yüzünü her alanda güldürme zamanı.

Negatif düşünmüyoruz.

Rabbimiz bu toprakları "insan ekilse" bitecek şekilde bereketli hale getirip, tasarlamış.

O zaman milletvekilleri, teşkilat ziyaretlerini unutup rafa kaldırmalı.

Sokaklarda, caddelerde, bayırlarda, arazilerde, köylerdeki sorunları Beştepe'ye bildirmeliler.

Yani, protokol sezonu bitti artık.

Ağlayanın, kahır içinde olanın feryadını duyma sezonu açıldı.

Milletin vekilleri...

***

SREBRENİTSA...

Dünya tarihinin sayfalarına baktığımızda, alçaklara bile rahmet okutacak çukurlukları görüyoruz.

Avrupa'nın utancını, rezilliğini görüyoruz.

İşte onlardan birisi; Bosna'da medeni Avrupa'nın gözü önünde,11 Temmuz 1995'te başlayan ve en az 8 bin 372 Boşnak sivilin katledildiği,  Srebrenitsa Katliamı'dır.

Ratko Mladic komutasındaki Sırp askerleri, öyle büyük vahşetlere imza attılar ki insanın aklını oynatmaması için hiçbir sebep yok.

Hamile genç kadınlara, kızlara, çocuklara, savunmasız ihtiyar Boşnaklara akıl almaz vahşet uyguladılar.

Bu insanların tek suçu Müslüman olmaktı.

Acı hala çok taze.

Yaranın tazeliğini korumasının bir diğer nedeni de genç yaşlı demeden sadece Müslüman oldukları için katledilen masum insanların katillerinin hala serbest dolaşıyor olması.

Hala yüzlerce kilometrekarelik alanlarda masum Boşnakların kemikleri fışkırıyor.

Dün katliamın 23. yıldönümüydü, kemiklerine ulaşılan ve kimlik tespiti yapılan 35 Boşnak'ın cenazelerini taşıyan konvoy Potoçari Anıt Mezarlığı'nda ağıtlar ve gözyaşları içinde toprağa verildi.

Srebrenitsa'ya bakınca, Potoçari'de beyaz laleleri andıran mezar taşları, medeniyetten nasibini alamayan Avrupa'nın üç maymunu nasıl oynadığını açık kanıtı!

Burada, acıların arşa yükseldiği topraklarda  dostlarımızı, kardeşlerimizi, arkadaşlarımızı kaybettik.

Onun için Srebrenitsa Katliamı'nı UNUTMUYORUZ, UNUTAMIYORUZ!

***

BİZ SÖZ

Savaşta büyük zulme uğradınız. Zalimleri affedip affetmemekte serbestsiniz. Ne yaparsanız yapın, ama soykırımı unutmayın. Çünkü; unutulan soykırım tekrarlanır!

Aliya İzzetbegoviç