Beş yavrusuyla parkın bir köşesini mesken tutan memeleri sarkmış anne köpek, bir gün terk etmedi yavrularını. Çevre evlerden gelen yiyeceklerle doydukları için, çöplük çöplük dolaşmıyordu sarkık memeli anne. Sevmeye gelenlerin hiçbiri eli boş gelmiyordu. Ya ekmek ya akşamdan kalan yemeklerle geliyorlardı. Oturmaya gelenlerden yiyecek verecekler sanıp sokulan yavruları tekmeleyenler yok değildi. Bunların bile bir kısmı bir süre sonra köpeklerin parkın müdavimlerinden olduğunu anlıyor, özür diliyor, sevmeye başlıyorlardı.

Kızılçam, zeytin ve servi ağaçları arasına serpiştirilen banklara yayılıp birazdan gelecek çocukların poşetlerinden çıkacak yağlı yüzlü yemekleri heyecanla bekleyen yavruları bir köşede seyrediyordu anne. O kadar kendinden emin oturuyor ve gururla seyrediyordu ki memelerini süt doldurma ihtiyacı duymuyordu.

Okul çıkışında eve koşan çocuklar kıyafetlerini değiştirip ellerinde poşetlerle parka koşuyorlardı. Birbirlerini tepeleyerek karşılıyordu yavrular. Beşi bir anda aynı tarafa koşunca itiş kakış oluyor, düşe kalka varıyorlardı. Ağızları ve başlarının bir bölümü kapkara yavrucaklar patilerini çocuklara kaldırarak teşekkür ederken, anne köpek onları gururla seyrediyordu.

Kurumuş ekmekler, pirinç pilavı ve simit, poğaça, yaş pasta çıkıyordu poşetten çoğu zaman şanslarına.

Sevgilerini paylaştıkları çocuklarla o kadar iyi anlaşıyorlardı ki kavgadan, gerginlikten ve savaş filmleriyle mafya dizileri seyretmekten bunalan çocuklar, asık suratları ve küstahça sözleri bir an unutup, kara suratlı minik köpeklerin sevgi sözcükleri fışkıran havlamalarına en güzel cümlelerini kurarak karşılık veriyorlardı. İnsan olduklarını kara patili köpeklerle oynarken fark eden çocuklar, bayram harçlıklarıyla aldıkları mamayı ve çikolatayı paylaşırken inanılmaz mutlu oluyor, daha fazlası için birbirleriyle yarışıyorlardı.