Selam ve dua ile

Allah’ın izniyle Metin Harıkçı Abimizin destekleri ile sizinle burada sohbet etme fırsatı yakalamış olacağız.

Köşe yazısı yazma fikri ben de Metin Abi’nin azmi sayesinde gerçekleşti desem aslında çok yanlış da olmaz.

Dem Çay Bahçesi’nin münzevi bir yerinde deyim yerinde ise bir koltukta iki karpuz taşıma mücadelesi. Tam aslında mücadelenin resmi. Üstünde Çiğköfte Mühendisi yazılı bir masa. Bir eliyle çiğköfte yoğururken bir eliyle de masanın uzak bir köşesinde ahşap bir sehpanın üzerinde bir laptopa bir şeyler yazma çabası. Hani derler ya, ilk bakışta bir anlam veremedim. Acemi bir bakışla bilgisayar sevdalısı gençten kalma bir tutku.

Ben bir yandan kahveyi yutkunurken bir yandan da okumuş bir adam edasıyla olanlara anlam vermeye çalışıyordum. Yanına gelenlerle devamlı bir şekilde hareretli konuşmalarına şahit oluyordum. Gazete kelâmı edildiğini işittim. Boş bulunmuşluğun acziyle konuşulanlara kulak kesildim. Sevgili arkadaşlar, O çiğköfte masasında bir ilin bütün sıkıntıları omuzlanmış ve bütün dertlerine deva olma uğraşı verildiğine şahit oluyordum.

Bu konuşmalardan sonra oturduğum yere şöyle bir baktım ellerime ve telefonu tutan parmaklarıma ...Çok düşünmek mi, yoksa sorumluluk bilincinde olup bulunduğu yeri umursamayıp insanlığın bütün melekelerini kullanıp Kabe’ye koşan Ebuzer misali, ben size ait her şeyi terk ediyorum demek mi? Sonra Ebuzer misali münzevi olmak..

Hayır ve dua ile..