“Size, sarıldığınız sürece asla sapıtmayacağınız BİR ŞEY BIRAKIYORUM: ALLAH’IN KİTABI”

(Müslim Kitap-15 Bab-19 Hadis 1218 İbn Mace Kitap-25 Bab-84 Hadis-3074 (Veda hutbesinden aktarılan hadis, hadis otoritelerince eksiksiz ve kusursuz bulunmuştur.)

Rasûlullah vasiyette bulundu mu?” diye sordum.”Hayır” dedi. Ben tekrar:”Öyleyse, kendi vasiyette bulunmaksızın halka nasıl vasiyeti farz kılar veya emreder?” dedim.

”ALLAH’IN KİTABINI VASİYET ETTİ” diye cevap verdi.” [Buharî, Vesaya 1, Megazî 83, Fezailu’l-Kur’an 18; Müslim, Vasiyet 16, (1634); Tirmizî, Vesaya 4, (2120); Nesâî, 2 (6, 240).]

İbnu Abbas anlatıyor: “Resûlullah muhtazar (ölmeye yakın) iken evde bir kısım erkekler vardı. Bunlardan biri de Ömer İbnu’l-Hattab idi. Resûlullah : “Gelin, size bir şey (vasiyet) yazayım da bundan sonra dalalete düşmeyin!” buyurdular. Hz. Ömer:”Resûlullah’a ızdırap galebe çalmış olmalı. YANINIZDA KUR’AN VAR, ALLAH’IN KİTABI SİZLERE YETERLİDİR” dedi.

Oradakiler aralarında ihtilafa düştü. Kimisi: “Yaklaşın, Resûlullah size vasiyet yazsın!” diyor, kimi de Hz. Ömer’in sözünü tekrar ediyordu. Gürültü ve ihtilaf artınca, :”Yanımdan kalkın, yanımda münakaşa caiz değildir!” buyurdu. Bunun üzerine İbnu Abbas : “En büyük musibet, Resûlullah’la onun vasiyeti arasına girip engel olmaktır!” diyerek çıktı.” [Buharî, Megazî 83 Salat 80 Fezail 3, İlm 39, Cihad 176, Cizye 6, İtisam 26; Müslim, Vasiyye 22, (1637).]

Hz. Ömer hançerlendiği zaman Hz. Süheyb , ağlayarak girdi. Hem ağlıyor, hem de: “Vay kardeşim, vay arkadaşım!” diyordu. Hz. Ömer: “Ey Süheyb bana mı ağlıyorsun? : “Ölü, ehlinin kendi üzerine ağlaması sebebiyle azab görür” buyurdu!” dedi. İbnu Abbâs der ki: “Hz. Ömer öldüğü zaman bunu Hz. Aişe’ye hatırlatmıştım. Şöyle dedi:”Allah Ömer’e rahmet buyursun! Vallahi Resûlullah : “Allah, mü’mine, ehlinin üzerine ağlaması sebebiyle azab verir” demedi. Lakin Resûlullah : “Allah, kâfirin azabını, ehlinin üzerine ağlamasıyla artırır” buyurdular.”Hz. Aişe sözlerine şöyle devam etti:

” SİZE KUR'AN YETER” Orada “Hiçbir günahkâr başkasının günahını yüklenmez.” (Fâtır 18) buyrulmuştur. [Buhârî, Cenâiz 33; Müslim, Cenâiz 22, (928); Nesâî, Cenâiz 15, (4, 18, 19).]

Şeddâd, İbn Abbâs'a sordu ki, “Resûlüllah bir şey bıraktı mı?’ O da, KUR’ÂN’I KASTEDEREK "MUSHAFIN İKİ KAPAĞI ARASINDA BULUNANLARDAN BAŞKA HİÇBİR ŞEY’ diye cevap verdi. Buhari, “Fedailu'l-Kur'an”, 16.

İmâm Ahmed İbn Hanbel der ki:

Bize Yahya İbn İshâk, Abdurrahmân İbn Câbir'den nakletti ki; o, Abdullah İbn Amr'ın şöyle dediğini duydum demiştir:

"Bir gün Hz. Peygamber bize veda edici gibi çıkarak dedi ki: Ben ümmî peygamber Muhammed'im — bunu üç kere tekrarladı — ve benden sonra peygamber yoktur. Sözlerin başlangıcı, bütünleyicisi ve sonuncusu bana verildi. Cehennemin bekçilerinin ve

Arş'ın taşıyıcılarının kaç kişi olduğu bana bildirildi. Allah benim vâsıtamla ümmetimden vazgeçti. Ben ve ümmetim âfiyette kılındık, öyleyse ben SİZİN ARANIZDA BULUNDUĞUM SÜRECE BENİ DİNLEYİN VE İTAAT EDİN. Ben sizin aranızdan götürüldüğüm zaman siz ALLAH'IN KİTABINA SARILIN. Onun helâl kıldığını helâl, harâm kıldığım harâm sayın."

(İBN-İ KESİR, CİLT XII, S, 6551)