Haber:Metin Harıkçı

Kadınlarımız, Kazaziye sanatıyla bir nevi terapi görüyor

Lise dönemlerinde branş öğretmeninin isteği ile Kazaziye sanatına başlayan Erdal, “Bu mesleği 15 yıldır yapıyorum. Kazaziye sanatı, Osmanlıdan günümüze gelen bir meslektir. Osmanlı Dönemi’nde aksesuarlar kıyafet üzerine dikilerek düğme şeklinde kullanılırdı. Biz de bu aksesuarları günümüze uyarlayarak üretiyoruz. Bu sanat için 16 kursiyer ile çalışıyoruz. Ancak sabit olarak gelen 12 kursiyerimiz bulunmaktadır. Kadınlarımız, yaptıkları bu çalışma ile burada terapi görüyorlar ve aile bütçelerine katkıda bulunuyorlar. Haftanın 5 günü olmak üzere, saat 08:30 ile 12:30 arasında çalışıyoruz. Yaptığımız ürünlere, dışardan talep çok. Dışarıdan bizi tanıyanlar geliyor, istedikleri ürünü gösteriyorlar ve biz de bu isteğe göre ürünü tasarlayıp veriyoruz” dedi.

Yaptığımız ürünler, vücutta alerjik bir rahatsızlığa yol açmamaktadır

Kazaziye sanatı için saç telinden daha ince gümüş tellerle çalıştıklarını vurgulayan Erdal, “Kullandığımız teller ile bileklik, yüzük, küpe, kolye ve bunun yanında da erkekleri cezbedecek teşbih gibi aksesuarlar üzerinde çalışıyoruz. Aksesuarlarımızdan biri olan Hürrem Sultan kolyesinde doğal taşlar kullanıyoruz. Aynı zamanda, diğer kolyelerimize de Osmanlı Dönemi’nden kalan şems düğümü, aşk düğümü ve sonsuzluk gibi isimler veririz. Özellikle tespihlerimize rağbet çok fazla. Bu aksesuarların hepsi bin ayardır. Piyasada olan 925 ayar gümüşten daha kaliteli olduğu için vücutta herhangi bir alerjik rahatsızlığa yol açmaz ve ürünlerde paslanma olmaz. İpek tel üzerine sarılmış, en incesi 3 katlı olan tellerimiz ile top boncuk ve zincir yapmaktayız. Birleştirme yaptığımız tellerimizden olan 40 katlı olan telleri ise bilekliklerin ve tespihlerin birleştirme yerlerinde kullanıyoruz” dedi.