Annelerin özellikle bu istismar konularında eğitim alması gerektiğini ifade eden Saya, “ Mecliste çocuk istismar komisyonu buna yönelik olarak hukuki hazırlıklar devam ediyor. Çocuk istismarlarının önlenmesine ilişkin öncelikle bu sorunu biz anaların çözeceğine inanıyorum. Meclisten ziyade biz anaların çözmesi gerekiyor. Çünkü nihayetinde o çocuklar bizim geleceğimiz. Bu ülkenin geleceği. Sağlıklı nesillerin yetişmesi adına vicdanlı gençler, vicdanlı nesiller yetiştirmemiz gerekiyor. Bunu yapabilmek içinde biz kadınların, biz anaların iyi eğitilmesi gerekiyor. Çocuk istismarının önlenmesine ilişkin meclisteki çalışmalar çok anlamlı, çok değerli buluyorum. Ama şu tehlike, altını çizmek isterim. Biz idam cezası kaldırmış bir ülkeyiz. İdam cezası hukuki hatalar da telafisi olmayan bir yöntem biliyorsunuz. Kaldı ki biz hukukçular ceza da öncelikle aradığımız önleyicilik ve bir şekilde ıslah edicilik. Baktığınız zaman idam cezasında ıslah edici bir özelliği yok. Bu kadar, özellikle 12 yaş altı cezalar çok daha ağır, daha da ağırlaştırılmaya gidilmeye çalışılıyor. Bugün 3 yaşındaki çocuklara kadar cinsel suçlara tanıklık ediyoruz. Bu nokta da salt ceza boyutuyla, bu olayın önlenmesi mümkün değil. Ama verilen cezalarında ağır olması gerektiği altını çiziyorum. Bizim geldiğimiz nokta itibariyle bu konuyu konuşmaktan veya gündemde tutmaktan korkmamamız gerekiyor. Susmamamız gerekiyor. Dillendirmesini, gündemde tutmasını bilmemiz gerekiyor. Çocukların mahremiyet eğitimleri noktasında özellikle 6 yaşa kadar karakterler oturuyor. Karakter yapısı itibariyle ve ilk öğretmenleri de annelerdir. Annelerin çok iyi eğitilmesi gerekiyor” dedi.

- EĞİTİM ÖNEMLİ

Çocukların eğitilmesi gerektiğini ifade eden Saya, şöyle konuştu:

“Ve çocuğa biz kendi kendine korunmasını öretmemiz gerekir. .Çocuğun kendi kendini koruması noktasında cinsellik eğitiminin çok iyi verilmesi gerekiyor. Çocuğun kendi vücudunu tanıması gerekiyor. Bunun korunması noktasında maalesef demokrat aileler olamadığımız için, nasıl bir demokrat toplum olamıyorsak, demokrat aileler de olamıyoruz. Aile içinde çocuğu kendisini ifade etmekten her zaman alıkoyuyoruz. Susturuyoruz çocuklarımızı. Bu konuda çocuklar sussa dahi biz büyüklerin susmaması gerekiyor. Ve empati kurulabilmesi gerekiyor. Mağdur çocukların sosyal hukuk devletinde olayın akabinde de sosyal destek olarak bir terapiye tabi tutulması gerekiyor. Baktığınız zaman basın yoluyla, adli süreç yoluyla biz çocuklarımızı yeniden mağdur ediyoruz. Bu noktada çocukların ifadelerinin salt bir kez alınması, kayıt alınması ve yargı aşamasında defalarca aynı çirkinliğin yeniden devlet eliyle yaşatılmaması gerekiyor. Bu noktada gerek kadınlar noktasında olsun, gerek çocuklar noktasında olsun, toplumun duyarlı olması gerekiyor. Mecliste yapılan çalışmalar noktasında hadımlıktan tutunda kısırlığa kadar gidilen bazı önleyici tedbirler de getirilmeye çalışılıyor. Bunların hepsine varım. İdam noktasında çekincelerim çok fazla. Çünkü telafi edilebilir bir durum söz konusu değil. Açılan davaların yarısında sanıklar berat alıyorsa, bu tür suç tiplerinde normal sıradan aradığımız davalardaki o ispat koşulları, aranın bir durumda ise biraz daha inceleyip sık dokumamız gerektiğinin altını çiziyorum” 

- FETVALAR VERİLMESİ GEREKİYOR

Din görevlilerinin fetvalarında çocukların nasıl korunacağına ilişkin fetvalar vermesi gerektiğini açıklayan Saya, “Bu noktada örnekler çok fazla. İstanbul'da çiftçilikte yaşanan bir olay, gündemimizde İstanbul'da Başakşehir'de bir okulda okul müdürü ve temizlik görevlisi tarafından gerçekleştirilen bir vaka gündemde, Şanlıurfa da benzer bir olay söz konusu. Biz çocuklarımızı eğitim görsünler diye gönderiyoruz. Oraya gönderdiğimiz zaman devlet koruması altında olmaları gerekiyor. Ve çalıştırılan kişilerin sabıka kayıtları, nitelikleri, eğilimleri ince eleyip sık dokuması gerektiği kanaatindeyim. Çocuklarımızın çevresindeki insanların irdelenmesi noktasında çok titiz davranılmalıdır" ifadelerini kullandı.

- HAK ETTİĞİ CEZAYI ALDI

Gerger'deki olayda sanığın hak ettiği cezayı aldığını vurgulayan Saya, şunları söyledi:

"Daha dün itibariyle Gerger vakası kararı çıktı. Sanık çok ağır bir şekilde hak ettiği bir şekilde cezalandırıldı. Bugün gelinen süreçte orda salt o sanığın yargılanması yetmez. Önleyicilik noktasında o pansiyonda görevli olan okul müdürünün o pansiyonda görevli olan etüt görevlisi olan öğretmenlerin kesinlikle yargılanması gerekiyor. Buna ilişkin Gerger Asli Ceza Mahkemesinde dava yeni açıldı. Bu konuda Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı olsun, Milli Eğitim Müdürlükleri olsun çok çok duyarlı olmalıdır. Bu konuyu konuşmak çok zor ama sümen altı ettiğimiz zamanda halledilmeyecek boyutlara geliyor. Ben bu konuda camilerde hutbeler veren bizim giyim, kıyafetimizle uğraşan hiçte onların alanı olmadığı halde veya kaç yaşında evleneceğimiz konusunda kendi kendine fetvalar veren din görevlilerini eğitilmesi gerektiği düşünüyorum. Kalkıp kaç yaşında fetva vereceğimiz konusunda fetva vereceklerine çocuklarımızın nasıl korunması gerektiği dinen bunların caiz olmadığı, artı cennet cehennem kavramına inanan bir insanın bunun normalde kul hakkı ile gidildiği zaman cennet cehennem konusunda cennet yüzünün görülmeyeceği hususunun işlenmesi gerekiyor. Ama maalesef bu alanda cennet anaların ayağı altında diyorlar. Her gün kadınlar kat ediliyor. Her gün çocuklarımız cinsel istismara maruz kalıyor. Ben yargının bu konuda eskiye nazaran daha iyi olduğunu düşünüyorum. Her şeyden önce Gerger vakasında da taktiri indirim uygulanmadı. Her ne kadar dosya da 18 sanıkta var ise maalesef dosyadaki görüntü aslında 18’den daha fazla olduğu mağdur sayısının ama mağdur sayısı çokluğu noktasında da bu çocukların terapiye tabi tutulması gerekiyor. Topluma yeniden kazandırılması gerekiyor. Salt sanığı cezalandırmak değil. Mağduru koruyucu tedbirlerin getirilmesi gerekiyor. Yargı taktiri indirimi dosyamız da uygulamadı. Salt Adıyaman yerelinde değil. Türkiye genelinde artık kadınlar analar ayağı kalkıyorlar bu sorunu biz çözeceğiz. Duyarlı olmamız gerekiyor. Uyanık olmamız gerekiyor. Korkmamız, susmamız gerekiyor. Bir defadan bir şey olmaz diyebiliyorsa bir eski Aile ve Sosyal politikalar Bakanı, Ensar vakfını henüz daha unutmadık. Bunun acısı da içimiz de idarecilerin bu alanda görev yapanlarını samimiyetlerinde sorgulanması gerekiyor. Bugün Şönim var bizler için asıcından aile içindeki şiddetin önlenmesi ve izlenmesi noktasında. Biz kadınlar bu tür yerlerde kadın çalışanlara öncelik verilmesi gerektiği altını çiziyorum. Ve eğitim konusunda belirli standartların aranması gerekiyor” 

- DÜNYA KİRLENDİ

Kadının toplum hayatında dışlanmaması gerektiğini açıklayan Saya, “Bizler çok şanslı çocuklarmışız. Ben bir yatılı okul çocuğuyum ama harika öğretmenlerim vardı. Bizler şanslı çocuklardık. Bizler büyüdük ve dünya kirlendi. Dünyanın kirliliği çocuklarımızı kirletiyor. Bu çocuklarımızın kirlenmesine asla izin vermeyeceğiz. Toplumsal duyarlılığı birlikte korumamız gerekiyor. Dindar ve kindar değil. Gerçekten hümanist değerlere sahip nesiller yetişmesi noktasında da kadının eğitimi çok önemli. Çocuğun ilk öğretmeni olan anaların eğitimi çok önemli. Kadının toplum hayatından dışlanmaması ve kadın-erkek toplumsal cinsiyet eşitliliğin hayata geçirilmesi noktasında hem kadınlarımıza hem çocuklarımıza devletin gerçekten sahip çıkması ve öncelikle onların yaşam hakkını koruma altına alınması gerekiyor. Bunu el birliği ile çözeceğiz. Salt yargıya bırakılarak. Bu sorun çözülemez. Nihayetinde yargı neden diye sorar. Ama niçin demez. Dolayısıyla yargının niçin ve nedenleri bir arada değerlendirebilmesi içinde yasal düzenlemeler çok önemli. Bu iş salt idam çığırtkanlığıyla da çözülecek bir sorun değil. Herkesi duyarlı olmaya davet ediyorum” diye konuştu.