Boynukara, yaptığı açıklamada, Suriye’deki değişim hızına erişmenin imkansız hale geldiğini ifade etti.

Her gün yeni denklemlerin kurulduğunu dile getiren Boynukara, "Kurulan denklemlerin önemli bir kısmının PKK terör örgütü ve türevlerine ilişkin olması bizi doğrudan ilgilendiriyor. Çünkü hem 34 yıla aşkın bir süredir ülkemize yönelik terörist faaliyetler, hem de sınırlarımız boyunca farklı isimler altında örgütlenmesi nedeniyle bizim meselemiz. Gündeme gelen son konu ise PKK’nın türevi olan unsurların Şam yönetimiyle yapmış olduğu görüşmeler"dedi.

- PKK/SDG/DSM-ESAT GÖRÜŞMESİ

PKK'nın Esat ile görüşmesine değinen Boynukara, şöyle konuştu:

"PKK’nın türevi olan örgütlemelerin tümü, siyasi ve silahlı olmak üzere iki ayrı yapılanmadan oluşuyor. Suriye’deki yapılanmanın siyasi kanadını Demokratik Suriye Meclisi (DSM) ve silahlı kanadını ise Suriye Demokratik Güçleri’nden (SDG) oluşuyor. PKK/SDG ile rejimin görüşmesi, Esat tarafından 31 Mayıs 2018’de yapılan “diyalog” çağrısıyla başladığını biliyoruz. Esat’ın bu çağrıyı yapmasında, PKK/SDG’nin Suriye coğrafyasının, neredeyse dörtte birini kontrol etmesinin etkili olduğu açıktır. Bu kadar geniş bir alanın PKK/SDG tarafından kontrol edilmesinin temel nedeni ise ABD’nin DAİŞ’le mücadele adı altında PKK/SDG’ye vermiş olduğu destek ve DAİŞ’in terk ettiği alanlara yerleşmesini sağlanmasıdır. Süreci sağlıklı takip edebilmek için görüşmelerin öncesine ilişkin üç açıklamayı bir kenara not etmekte fayda var. Esat, diyalog çağrısında, “eğer müzakereler sonuç vermezse bu bölgeleri güç kullanarak özgürleştireceğiz” demişti. DSM ise “Suriye’de tarafların artık askeri bir yöntemin ve arabulucu güçler eliyle yapılan pazarlıkların çözüm olmayacağını anladık” ifadesini kullanmıştı.  PKK/YPG yetkilileri ise bu süreçte “Rusya bizim silah bırakmamızı istiyor, hükümet ise bizimle birlikte savaşmaktan yana” demişti"

- HANGİ KONULARDA ANLAŞILDI

BU görüşmelerde hangi konularda anlaşıldığının merak edildiğini ifade eden Boynukara, "PKK’nın türevi olan PKK/DSM’nin beş kişiden oluşan heyetinin, rejimle yaptığı görüşmeden sonraki açıklamasında, “merkezi olmayan ve demokratik bir Suriye için yol haritasının oluşturulması amacıyla tüm alanlarda komiteler oluşturulması kararlaştırıldı” denildi. Üzerinde anlaşıldığı ifade edilen 12 maddelik metinde öne çıkan maddeler; Rakka ve Derülzor’un rejime tesliminde sorun çıkarılmayacak, Fırat Barajı’nın normal koşullarda elektrik üretmesi için gerekli tüm girişimleri devlet üstlenecek ve ihtiyaç olan her alana bu enerjiden aktarım yapılacak, temel yer altı servetleri doğrudan Suriye devletinin denetiminde olacak, devlet kurumlarında ve sınırlarda Suriye bayrağı esas alınacak, başka bir simge kullanılmayacak, Kuzey’de bir cephe açılırsa PKK/SDG Suriye Ordusu emrinde sürece katılacak, dış güçlerle kurulan ilişkiler aşamalı olarak terk edilecek ve ihtiyaç duyulması durumunda rejim bu rolü üstlenecek,  DAİŞ tehlikesine karşı tam bir dayanışma içinde mücadeleye devam edilecek, yeniden yazılacak anayasada Kürt sorununun nasıl bir yer alacağına ilişkin bu diyaloglardan çıkacak kararlar esas alınacak, Kürt yapılanmalarının geleceği üzerine tartışma sürecek" ifadelerini kullandı.

- ÖZERKLİK Mİ VERİLECEK

PKK/SDG/DSM’ye sınırlı bir federasyon veya özerklik mi verileceğinin açıklanması gerektiğini vurgulayan Boynukara, konuşmasını şöyle tamamladı:

"Üzerinde anlaşıldığı iddia edilen 12 maddelik metinde PKK/SDG/DSM’ye Suriye’nin kuzeyinde sınırlı bir federasyon ya da özerk bir yönetim modeli öngörüldüğüne ilişkin net bir açıklama yok. Ancak Esat yönetiminin içine düştüğü açmazdan kurtulmak için bu tür bir teklife evet deme ihtimalinin yüksek olduğu söylenebilir. Özellikle Türkiye ile ABD arsında, Fırat’ın batısına ilişkin görüşmelerin bir noktaya ulaşması, bu olasılığı güçlendiriyor. PKK/DSM’nin; “halkın tüm temsilcilerinin bir araya gelmesi, tek taraflı ve imha siyasetinin son bulması için anlaşma yoluna girilmesinden umutluyuz, demokratik bir Suriye ve tüm kesimlerin eşitçe temsil edildiği bir anayasanın oluşması için tüm tarafların ortaklaşması gerçekleşmeden Suriye’de çözümün mümkün olmayacağını belirtmek isteriz” açıklamasından bu sonuç çıkarılabilir. Ayrıca tarafların Suriye’nin bundan böyle mevcut yönetim formu ile devam etmesinin imkansız olduğu, ademi merkeziyetçi bir devlet modelinin gerekli olduğu konusunda hemfikir olduklarına ilişkin haberler de, federasyon, özerklik veya PKK’nın belirleyici olacağı yerel yönetim meselesinin ciddi olduğunu teyit ediyor. Kurulmak istenen bu yeni denklem, doğrudan Türkiye’yi etkileyecektir. 911 km sınırın, federasyon veya özerklik adı altında, PKK terör örgütü türevleri tarafından kontrol edilmesi, oldukça ciddi risklere neden olabilir. Bu noktada üzerinde durulması gereken sorular; Esat; bunca zamandır işlediği tüm katliamlara göz yuman, destek veren, himaye eden Rusya ve İran’dan habersiz bu görüşmeleri yapabilir mi, PKK/SDG’ye binlerce tır dolusu silah ve eğitim veren, lojistik destek sağlayan, uydu istasyonları üzerinden istihbarat bilgisi aktaran ABD her şeyden habersiz mi? Bu sorulara “evet” demek mümkün değil. Esat; ABD, Rusya ve İran’ın bilgisi dahilinde PKK/SDG/DSM’ye özerklik verecekse, bölgemize ilişkin tüm denklemler yeniden kurulacak demektir. İşte o zaman, ‘dış ilişkiler yürütme’ ile ‘dış politika yapma’ farkının ne kadar önemli olduğu da ortaya çıkacaktır! Umarım o zaman çok geç kalmış olmayız"