Eğitim-Sen tarafından yaptırılan ankete göre öğretmenlerin yüzde 63'ünün çocuklarının gıda ihtiyaçlarını karşılayamadığını, yüzde 59'unun gelecekten umutsuz olduğunu, yüzde 86'sının da çocuğunun öğretmen olmasını istemediğini ifade eden Tutdere, “Bu sonuç Türkiye'deki öğretmenlerin acı tablosunu ortaya koyuyor.” dedi.


Öğretmenlerin Yüzde 63’ü Çocuklarının Gıda İhtiyacını Karşılayamıyor

Konuşmasına zor şartlarda, büyük özveriyle çalışan bütün öğretmenlerin öğretmenler gününü kutlayarak başlayan Tutdere, “Yine bir Öğretmenler Günü'nde öğretmenlerin sorunlarını konuşuyoruz. Öğretmenlerimiz, maalesef on sekiz yıllık AK PARTİ iktidarı döneminde sorunlarını çözemediler, sorunları katlanarak büyüdü ve bu iktidar, öğretmenlerin sorunlarını sürekli görmezden geldi. Şu anda Türkiye'de kamuda ve özelde yaklaşık 1 milyon 200 bin öğretmenimiz çalışmaktadır. Bu öğretmenlerimiz özellikle hayat pahalılığı ve ekonomik şartlar nedeniyle çok ciddi sıkıntılar yaşamaktadırlar. Türkiye'nin her tarafındaki öğretmenlerimiz iktidarınızdan çözüm beklemektedir. Ancak bütün taleplerine rağmen, bugüne kadar Ak Parti iktidarı tarafından öğretmenlerimizin sorunları çözülemedi ve öğretmenlerimiz mağdur edilmeye devam ediliyor. Türkiye'nin her tarafında öğretmenlerimiz mağdur durumdadırlar. EĞİTİM-SEN tarafından yaptırılan ankete baktığımızda, Türkiye'de çalışan öğretmenlerimizin yüzde 63'ü çocuklarının gıda ihtiyaçlarını karşılayamıyor, yüzde 59'u gelecekten umutsuz, yüzde 86'sı da çocuğunun öğretmen olmasını istemiyor. Dolayısıyla bu anket ve bu sonuç, Türkiye'deki öğretmenlerin şu andaki ruh hâlini ortaya koyuyor.” dedi.


2002’de 22 Çeyrek Altına Karşılık Gelen Öğretmen Maaşı, 2020’de 6 Çeyrek Altın.

İktidar sıralarına seslenen Tutdere, “Kürsüye her çıktığınızda 2002'yle 2020'yi kıyaslıyorsunuz: "Türkiye nereden nereye geldi." diyorsunuz. Türkiye'nin nereden nereye geldiğini bir de öğretmen maaşlarına bakarak değerlendirelim. 2002 yılında 1'inci derecenin 4'üncü kademesindeki bir öğretmenin aldığı maaş 630 TL. Bu 630 TL'yle bir öğretmen 420 dolar, 22 tane de çeyrek altın alıyordu. Yıl 2020, 1'inci derece 4'üncü kademedeki bir öğretmenimizin maaşı yaklaşık 5 bin TL. Bu 5 bin TL'yle bu öğretmenimiz 625 dola, 6,5 çeyrek altın alabiliyor. İşte nereden nereye getirdiniz öğretmenleri. Öğretmenler ekonomik anlamda ciddi bir sıkıntıyla boğuşmaktadırlar.

3600 Ek Göstergeyi Verin, Atanmamış Öğretmenleri Atayın, Köy Okullarını Açın!


3600 Ek Gösterge konusunda iktidara çağrıda bulunan Tutdere, “Sizler seçimlerde öğretmenlerimize 3600 ek göstergeyi getireceğinizin sözünü verdiniz, ancak bu saate kadar bu sözünüzü tutmadınız. İktidarınızda öğretmenler ciddi anlamda mağdur ediliyor. "Milletin namusu" dediğimiz sandığı teslim ettiğimiz; kanımız, canımız dediğimiz çocuklarımızı teslim ettiğimiz öğretmenlerimize maalesef iktidar olarak sahip çıkamıyorsunuz. Öğretmenlerin bugün yaşadığı sorunları çözmek sorumluluğu görevi iktidardadır, Ak Parti'dedir. Buradan bütün öğretmenler adına size çağrıda bulunuyoruz. Bugün Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu da grup toplantısında söyledi: "Eğer siz öğretmenlerin sorunlarını çözmek istiyorsanız yol belli, tarif belli öğretmenlere 3600 ek göstergeyi verin, atanmamış öğretmenleri atayın, köy okullarını açın ve bu öğretmenlerimizin de bu çilesine son verin." dedi.

Yargı’da Reforma Gerek Yok, Yargıya Talimat Vermeyin Yeter!

Son günlerde kamuoyunda iktidarın yargı reformundan, ekonomik anlamındaki reformlardan bahsettiğini hatırlatan Tutdere, “Ben size buradan bir öneride bulunacağım: Değerli arkadaşlar, daha önce de Yargı Strateji Belgesi adı altında buraya çok paket getirdiniz, bu Meclisi sabahlara kadar çalıştırdınız, hepimiz birlikte çalıştık, bu paketler çıktı. Ne oldu? Ekonomi mi düzeldi? Yargı mı düzeldi, yargıya olan güven mi düzeldi? Düzelmedi! Demek ki burada bir sorun var. Kanunları değiştirmekle bu sorun çözülmüyor. O zaman oturup hep birlikte düşünmek zorundayız, özellikle sizler düşünmek zorundasınız. Bu memlekette bu sorunlar yaşanıyorsa en büyük sebebi: Sizin bu ülkenin başına getirmiş olduğunuz bu ucube rejimdir, bu başkanlık rejimidir. Bunun dışında, yargıda reforma gerek yok değerli arkadaşlar; yargıda, Anayasa'mızda ve bütün kanunlarda aslında yeteri kadar düzenleme var. Yargının düzelmesi için sizin yapmanız gereken tek bir iş var, o da nedir biliyor musunuz? Şu yargıya talimat vermekten vazgeçeceksiniz. İnanın, talimat vermeyin, Türkiye'de Anayasa Mahkemesi kararlarını tanımayan yargıçlar olmayacak, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarını tanımayan yargıçlar olmayacak, hepimizin utandığı kararlara imza atan yargıçlar olmayacak, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin ve Anayasa Mahkemesinin tahliye kararlarına rağmen tutuklamanın devamına karar veren yargıçlar olmayacak. Yapmanız gereken tek bir şey var, yargı üzerindeki elinizi çekin, ondan sonra göreceksiniz ki yargı tıkır tıkır işleyecek ve milletimiz bu kadar sorun ve problemle de uğraşmak zorunda kalmayacak.” şeklinde açıklamalarda bulundu.