Dinin amacı, Allah'ın kullarından beklediği kulluk anlayışının hakim olduğu bir yörüngede dünya hayatını yaşamalarıdır.

İnsan ebedi hayatının nasıl olacağını, bu dünya hayatında bizzat kendisi yaptıkları ve yapmadıklarıyla belirler.

Allah insanlara doğru kulluk bilincini elçileri vasıtasıyla gönderdiği ilahi mesajlar ile bildirir. Bu şekilde nasıl doğru bir kul olacağına dair kuralları ortaya koyar. Bunun  için insanı doğruya götüren bir takım ibadet şekilleri belirler.

Bu ibadetlerin bir amacı vardır. Eğer insan bu ibadetlerin asıl amacının ne olduğunu kavramazsa ve ibadetin özünü yakalayamazsa  sadece şekilsellikten ibaret bir kulluk anlayışının olduğu bir din hayatına sahip olur.

İslam dininin tek kaynağı, ayrıntılı, Allah tarafından  açıklanmış ve teferruatlandırılmış olan Kur'an her konuda olduğu gibi ibadet şekillerini de insanlar için "gerektiği" ve "yeteri kadar" bildirmiştir.

Kur'an bu ibadetlerin daha çok amacına ve esas özüne vurgu yapar.İnananların ibadetlerin bir araç olduğunu ve amacın Allah'ın kullarından beklediği doğru kul olma hedefine ulaşmak olduğunu anlamalarını ister.

Kur'an ibadetlerin şekle dayalı ayrıntılarını anlatmaz.Bunları ana hatlarıyla anlatır ama nasıl, nerede, ne zaman gibi soruları ayrıntılı anlatmaz.

Din ibadetlerin uygulanış biçimlerindeki ayrıntılardan çok bu ibadetler yoluyla;

"iyilik,yardımlaşma, merhamet, empati, kötü ve çirkin şeylerden uzak durma, alçakgönüllülük, şükür, elindekiyle yetinme, allah'a güven, allah'a özgüleme, teslimiyet, ahiret bilinci, tevhid bilinci gibi manevi değerleri kazandırmayı amaçlar."

Allah'ın Kuran ile indirdiği dini zaman içinde Nebi'mizi alet ederek uydurma hadisler yoluyla uydurulmuş dine dönüştüren şekilselci uydurulmuş din zihniyeti,  işte Allah'ın dinde kullarından beklediği bu manevi değerlerle fazla uğraşmaz;

 Onun için önemli olan bu ibadetlerin neden değil, nasıl yapılacağıdır.
 O yüzden Allah'a ve Kur'an a ayrıntıları bulamadığı için eksiklik nispet eder.

Rivayetler olmadan, eksik ve ayrıntıları içermediğini iddia ettiği Kur'an ın din için yeterli bir kaynak olmadığını söyler.

Bunu da ibadetlerdeki ayrıntıların Kur'an da olmaması ve rivayetlerde her türlü uygulama detayının olmasıyla bağdaştırır.

 Bu detaylar, ayrıntı konusunda takıntılı olan ve
uydurulmuş rivayetleri farklı yorumlama sonucu oluşmuş arızalı mezhepler dahada detaylandırmıştır.

 Bunun sonucu ortaya, bu detayları uygulamaya çalışmaktan, ibadetlerin amaçladığı manevi değerleri yakalayamayan bir toplum ortaya çıkmıştır.

Mezheplerin ortaya çıkması ile bunların yazdığı kaynaklarda namazın kılınışı, ayrıntıları, ellerin nasıl bağlanacağı, kolların durumu, oturuş şekli, okunacak dualar, abdestin şekli, farzları, bozan şeylere varana kadar yüzlerce rivayet ve bunlardan binlerce farklı yorum çıkarılıp, farklı uygulamalar ortaya konmuştur. 

Yine oruç, zekat, hac gibi ibadetlerde de güya  dört hak denilen mezheplerde bile bir sürü uygulama farklılıkları oluşmuş ve her mezhep bu ibadetlerin her adımı ve aşamasında bile ittifak edememiştir.

Kur'an işte bu yüzden namaz, oruç, zekat, hac ibadetlerini emreder, ana hatlarıyla uygulamasını anlatır, ama uygulamada kullarına hareket alanı bırakır.

Çünkü yüce Allah kullarından ibadetteki yapılış şeklinin ayrıntısını değil, bu ibadet vasıtasıyla manevi değerlere ve asıl amaç olan takvaya ulaşılmasını bekler.

Uydurulmuş din zihniyeti Kur'an ın ana mesajından uzak, sadece rivayetlerdeki ayrıntılara dayanan, şekilsel ibadetlerle dini yaşamayı asıl amaç haline getirmiştir.

İndirilmiş dinde ise amaç, Allah'ın Kur'an ile gönderdiği mesajı doğru algılayıp, bu mesajlar doğrultusunda ana hatları belirlenmiş ibadetleri ayrıntıya boğulmadan, asıl amaç olan ibadetin takvaya götüren bir araç olduğu gerçeğini bilerek, dini sadece Allah'a has kılacak donanıma sahip kullar yetiştirmektir.

Selam, ibadetlerini sadece Allah'ın rızasını kazanmak ve O'nun istediği vasıflarda bir kul olabilmek için yerine getirebilenlere olsun..!