Besni ilçesi’nde 21 yıllık evli Ali ve Gülay Bozköse çiftinin çocukları olmuyordu. Bozköse çiftinin 21 yıl sonra erkek çocukları dünya’ya geldi. Erken doğum nedeniyle 42 gün Adıyaman Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde tedavi altına alınan Yusuf Salih isimli bebek tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Bozköse ailesi hayatını kaybeden ve 21 yıl bekledikleri bebekleri Yusuf Salih’i Besni Hıra mezarlığına defnetti.

Bozköse çifti hayatını kaybeden Yusuf Salih isimli bebeğin mezarını ziyarete gittiğinde büyük bir şok yaşadılar. Bebeklerini gömdükleri yerde bulamayan Bozköse çifti mezarın açıldığını farkederek durumu polise bildirdi.

Baba Ali Bozköse, yaptığı açıklamada, “Mezarın yerini eniştem ve beraberinde 3 kişi 50 TL karşılığında değiştirmiş. 21 sene sonra cenabı Allah bize bunu verdi. Bu çocuğumuz Adıyaman Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi kadın doğum bölümünde doğdu ve 41 gün sonra vefat etti. Biz oradan Besni Belediyesine telefon açtık ve bizer bir yer ayarlayın, çocuğumuzu getirip gömelim. Belediye ekipleri gelip burayı eşmişler ve bizim hiçbir şeyden haberimiz bile yoktu. Geldik, mezar hazır ve biz çocuğumuzu defnettik. Misafirlerimiz kalkıp gitti, bizde yedinci gün çocuğumuzun mezarına geldik. Geldiğimizde çocuğumuzun mezarının tahrip olduğunu gördük. Taşların farklı yerlere götürüldüğünü ve dağıldığını gördük ve 155 polisi aradım.  Polisler olur mu çocuğun buradadır deyince mezarı açın ben çocuğumu görmek istiyorum dedim. Tekrardan Yusuf denen şahsın yanına gittiler, o dediki çocuğu oradan almışlar başka yere defnetmişler. Biz polis ekipleriyle gidip bu şahısları bulduk ve polisler 2 kişiyi aldı getirdi ve farklı yere defnettiklerini söylediler. Bende oradan Savcılık talebiyle aldım ve eski yerine getirdim defnettim. Bunlar ifadesinde demişki belediye 9 yıl önce burayı bize söz verdi ve ben oraya gömüleceğim diyesiymiş. Elinde belge falan hiç birşey yok, ne var peki deyince zeytin ağacı var, ben zeytin diktim demiş. Bu söyledikleri ifade tamamen çürütülüyor. Polis ve savcıyla beni çağıralardı ve yapılması gereken işlemi kendi istekleri üzerine kalkıp yapan bir şahıs ve şahıslar, bunu yapan 4 kişi. Bu tek kişi değil ve bunun içerisinde birtanesi anne, şu mezarı kazarken hiç mi yüreğin sızlamadı. 4 kişisiniz ve cahil değilsiniz, yaşlı başlı insanlarsınız. İçinizden birtanesi demedimi ki ne yapıyorsun ? Bir tanesi araç temin ediyor, diğeri 50 Tl karşılığnda çocuğu mezardan çıkarttım diyor. 50 TL. karşılığnda eğer cenaze mezardan çıkartılıyorsa, bu şahsa ben 100 TL. verdiğimde neler yapar ? Bu şahıs gerçekten akli dengesi bozuksa bunun bir akıl hastanesine yatması gerek. Eğer değilse cezasını çekmesi lazım. Bunların içinde birtanesi en çok canımı acıtan, kim; benim eniştem. Araba temin eden, kazma kürek temin eden, evde buluşup çay kahve içtikten sonra bunu gerçekleştiren benim eniştem Mustafa Bacnak. Ben bunu gerçekten anlamak istiyorum sebep ne ? Yer meselesiyse yeri burada duruyor. Ben bunu sayın savcımızada söledim, yeri burada ve dilediği gibi cenaze defnedebilir. Ben burayı kendim belirlemedim, Adıyaman’da hastanedeyken belediye belirlemiş. Biz geldik cenazemizi defnettik. Bu dünya’da tek, hazine kazmak için kazabilirsin, define bulmak için kazabilirsin ama 42 günlük çocuğu neden yerinden çıkarırsın ? Buranın içerisine taş doldurmuşlar, üzerine toprağı yığmışlar, benim haberim olmasa ve bilmesem bayramda seyranda geleceğim ve boş mezarı ziyaret edeceğim, belkide boş mezarı yaptıracağım ve çocuğum burada deyip çekip gideceğim. Çocuğumun mezarını açıp üzerine büyük taş koymuşlar. Büyük kayanın altından ben çocuğumu çıkardım. Bunları yapan benim eniştem ve yıllardır konuşmuyorduk. Benim düşüncem intikam almak için, ama bu bir çocuktan bir cenazeden değil, bir insandan ve yaşayandan intikam alınır. Ben buradaydım bana geleceğine ölmüş çocuğuma ve cesede gelmiş” dedi.

Anne Gülay Bozköse ise yaptığı açıklamada, şunları kaydetti: "Çocuğumun mezarının açılmasıyla karşılaştık. Ne yapacağımızı, ne edeceğimizi bilemedik ve polisi aradık. Ben bu çocuğu 21 yıl boyunca ne umutlarla, ne hayallerle bekledim. Kaymakamlığın, şuranın, buranın kapısını çalarak bu tüp bebeği yaptırım birtane bebeğim olsun diye uğraştık. O da oldu, bu hale getirdiler. 4 kişi hiçmi acımadılar, hiç mi yürekleri acımadı, hiçmi şu el kadar çocuğa yürekleri acımadı. Nasıl kıdılar bilmiyorum. Şu kıyafetleri işledim fakat biricik yavruma giymek nasip olmadı. Allah’ım önce bize yardım etsin, o kişileride Allah’a ve devletimize havale ettim. Devletimizin herşeyi yapacağından eminim”  

Anne Gülay Bozköse yüzünü dahi göremediği çocuğunun mezarı başında gözyaşlarına boğulurken, bebeğine diktiği ve giydiremediği kıyafetleri mezarının üzerine bıraktı.