Hayat anlam üzerine inşa edilmiştir. Hayat anlam ile güzeldir. Hatıralar anlamlı olduğu sürece kalıcı olur. Anlamak…

Ancak anlamak, anlamaya çalışmak zahmetlidir. Çaba gerektirir. Ön yargıları aşmayı, titiz olmayı, görünenin arkasındaki görünmeyeni bulmayı gerektirir. Anlamak ağır olsa da şüpheleri ve vehimleri hafifletir. Hayat Rehberi Kitabımız Kur’an-ı Kerim’de anlamanın üzerinde çok durulur. “Okuyup anlayalım, anlayıp hayata geçirelim” manasında birçok ayet vardır.

Günümüz dünyasında birçok kavram gibi “anlam” da can çekişiyor. Anlamadan, dinlemeden, gerçeği tam olarak tespit edemeden hemen “damgalama” yolu tercih ediliyor. Çünkü anlamak zahmetli, damgalamak en kolay yoldur. Damgalamak yani anlam yüklemek çok tercih edilir oldu. Anlam yüklemek aynı zamanda vebal almaktır: “Ey iman edenler! Zannın çoğundan sakının; çünkü bazı zanlar günahtır. Gizlilikleri araştırmayın, birbirinizin gıybetini yapmayın; herhangi biriniz, ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? Tabii ki bundan tiksinir! Allah’a itaatsizlikten de sakının. Allah tövbeleri çokça kabul etmektedir, rahmeti sonsuzdur.” (Hucurât-12)

Buradaki İlahi ikaz da anlamanın kıymetini, damgalamanın veya anlam yüklemenin ne kadar ağır vebal olduğunu ifade etmesi yönünden çok düşündürücüdür. Merhum Hasan Onat hoca şöyle demişti; "Anlamak ile anlam yüklemek aynı şey değildir. Her şeyin siyaset üzerinden okunması, anlama yetisinin zayıflamasına; tepkiselliğin, ön yargının ve anlam yüklemenin meziyet gibi görülmesine yol açmaktadır. Anlam yüklemek kendimizi kandırmaktır; anladığımız kadar insan olabiliriz...”

Damgalamalardan kurtulup anlamaya hicret ettiğimiz gün dünya güzelleşir. İletişim sağlam olur. Yanlış anlamalar ortadan kalkar. Yalınlaşır olaylar. Yararlı hale gelir değerlendirmeler…