Karar vericiler tarafından inşaat mühendisliğinin ara eleman statüsüne getirilmeye çalışıldığını dile getiren Özgür Tunç; “Ülkemizdeki birçok gencin büyük bir heyecanla beklediği 2020 yılının Yüksek Öğrenim Kurumlar Sınavı (YKS) 27-28 Haziran 2020 tarihlerinde gerçekleşecektir. Sınava katılacak gençlerimize geleceklerine dair kurdukları tüm hayallerin gerçekleşmesi dileğiyle başarılar dileriz. ÖSYM tarafından oluşturulan 2020-YKS Sınav Kitapçığındaki Hukuk, Mimarlık, Mühendislik, Tıp, Öğretmenlik, Diş Hekimliği, Eczacılık Programlarına Başvurabilmek İçin En Düşük Başarı Sırası tablosunda (Tablo_1G) mesleğimiz olan İnşaat Mühendisliği programlarına yerleştirme işlemlerinde başarı sıralamasının en düşük 300.000 olarak belirlendiği görülmektedir. Odamızın ve Şubelerimizin, üyelerimizin sosyal ve ekonomik durumlarını ölçmek için yaptığı araştırmalarda son dönemlerde oldukça vahim sonuçlarla karşılaşılmıştır. Zaten kamuoyunun da malumu olduğu gibi meslek itibarımız son yıllarda epeyce zedelenmiş, özel istihdam bürosu işlevi gören internet siteleri vb. platformlarda yer alan iş ilanlarında izahı mümkün olamayan söylemler kullanılmaya başlanmıştır. Bu sebeple meselemizin muhatabı olan her kurum, kuruluş ve kişiye inşaat mühendisliğin ne olduğunu tekrar hatırlatma ve toplumsal yarar ve gelişmenin ana unsurlarından birisi olan mesleğimizin korunabilmesi için acilen alınması gereken bazı önlemleri bütün kamuoyu ile paylaşma zorunluluğumuz ortaya çıkmıştır.” Dedi

“İNŞAAT MÜHENDİSLİĞİ MEDENİYETLERİ GÖRÜNÜR KILAR”

İnşaat Mühendisliğinin medeniyetleri var eden bir meslek olduğuna dikkat çeken Başkan Tunç; “İnşaat mühendisliği medeniyetleri görünür kılar. İnşa edilen yapılar medeniyetlerin izdüşümünü yansıtmakta ve beraberinde gelişmişliğinin göstergesi sayılmaktadır. Kültürel, sosyal, ekonomik ve benzeri özellikler nasıl ki medeniyetlerin soyut yanını ifade ediyorsa, köprüler, yollar, binalar, barajlar da somut yanına işaret etmektedir. İnşaat mühendisliği mesleği neyi inşa eder sorusunun yanıtı tam da bu noktada somut hale geçmektedir. İnşaat mühendisliği tarihin yapıcıları arasındadır; insanlığın gelişimine sunduğu katkı tartışılamazdır. Basit tasarıma sahip ve ilkel sayılabilecek aletlerle inşa edilen yapılardan, gelişmiş teknolojinin kullanıldığı kat ettiği hayallerin bile sınırını zorlayacak nitelikteki yapılara geçiş, inşaat mühendisliğinin aşamaları göstermekle yetinmemekte, aynı zamanda insanının tarihsel gelişimini, farklılaşan ihtiyaçları, toplumların değişen hassasiyetlerini resmetmektedir. İnşaat mühendisliğinin seyri doğa olaylarından korunmakla başlamış, günümüzde ise neredeyse doğaya hükmedecek bir niteliğe bürünmüştür. İnşaat mühendisliği uygulamaları, doğa olayları ile doğal afetler arasındaki çelişkiyi, insanın güvenliği ve rahatının sağlanması hedefiyle çözüme kavuşturmuştur. Kazanan insan ve inşaat mühendisliği olmuştur.” Şeklinde konuştu.

“ÜLKEMİZDE İNŞAAT MÜHENDİSLERİNİN GELDİKLERİ NOKTA HAYLİ DÜŞÜNDÜRÜCÜDÜR”

Tunç; “İnşaat mühendisliğinin kadim çağlardan geleceğe kurduğu köprü, mesleğimizin sıradanlaştırılmasının, önemsizleştirilmesinin, insani özelliklerinden kopartılarak mekanikleştirilmesinin, toplumsal yarar ilkesinden uzaklaştırılmasının mümkün olmayacağını simgelemektedir. Ancak bugün ülkemizde inşaat mühendislerinin geldikleri nokta hayli düşündürücüdür. Maalesef karar vericiler tarafından inşaat mühendisliği ara eleman statüsüne getirilmeye çalışılmakta, aleni bir şekilde de bu niyet en yetkili ağızlardan ifade edilmektedir. Elbette niyet inşaat mühendisinin ara eleman olarak kabul görmesini sağlamak olunca kariyer sitelerinde şoförlük de yapabilecek inşaat mühendisi ilanları ile karşılaşılmakta, iş bulamayan inşaat mühendislerinin marketlerde kasiyerlik yapmak gibi işlerde çalıştıkları gözlemlenmektedir. Bu bakış açısının eğitim sistemine yansıması olarak, üniversitelerde inşaat mühendisliği kontenjanı 300.000’e kadar gerilemiştir. 2019 yılı yerleştirmeler incelendiğinde, kontenjanların %60’ı dolmuş, yerleştirilenlerin yaklaşık % 75‘inin 250.000-300.000 başarı sıralamasında bulunduğu görülmüştür. Dünyadaki gelişim süreci; sanayi toplumu evresini, teknoloji toplumu evresini geride bırakıp bilgi toplumu evresini tekamül ettirirken böylesine geriyi hedeflemiş bir perspektif ile eğitim dizayn etmek köle toplum yaratmaktan başka bir anlam taşımamaktadır. Hal böyle olunca YÖK uygulamalarının anlamı da ortaya çıkmaktadır. Bugün “ara eleman” sorunu ülkemiz için yok sayılamayacak kadar önemlidir. Ancak YÖK’ün bu duruma bulduğu çözüm yukarıda bahsedilen eğilimin yansımasıdır. Yani mühendisliğin ara elemana dönüştürülmesinden başka bir şey değildir.” Dedi.

“BAŞARI SIRASI ASGARİ 50.000 OLARAK DEĞİŞTİRİLMELİDİR”

Mühendislik mesleğinin gelişmesi ve geleceği açısından Mühendislik bölümlerine alımların asgari başarı sırasının 50.000 olarak değiştirilmesinin yerinde bir karar olacağına belirten Başkan Tunç; “Mühendislik eğitiminin pozitif bilimlere yatkınlığı olan ve hevesli kişiler tarafından alınabilecek bir formasyon meselesi olduğu, mevcut bölümlerin bile pek çoğunun bu formasyonu öğrencilerine kazandırmaya yeterli olmadığı bütün çıplaklığı ile göz önünde dururken; maalesef karar vericiler mühendislik unvanını ulufe niyetine dağıtma eğilimindeler. Ancak, ülkemizin bir deprem ülkesi olduğu gerçeğini yadsımadan, inşaat mühendisliğinin temel vazifesi kendisine verilen komutu harfiyen uygulamak değil, insanın doğayla olan çelişkisinde, bilgi ve birikimini yapı üretim sürecinde en aktif şekilde kullanarak yani mühendislik ürünlerinde karar verici pozisyonunda yer alarak insanlığın gelişimine katkıda bulunmaktır. Bu bağlamda biz İnşaat Mühendisleri Odası Adıyaman temsilciliği olarak acilen yeni eğitim döneminde İnşaat Mühendisliği bölümlerinde eğitim alınabilmesi için asgari başarı sırasının 50.000 olarak değiştirilmesi ve yeterli akademisyen kadrosu ve imkanları olmayan bölümlerin kapatılması ve kontenjanların azaltılması gerektiğini Yüksek Öğretim Kuruluna hatırlatıyor, bahse konu talebimiz için kararlı bir şekilde mücadele edeceğimizi bütün kamuoyuna duyuruyoruz.” Şeklinde konuştu